MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLERİNİN SORUNLARI
Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları, uzun yıllardır ülkemizin gündeminde olan bir konudur. Genellikle çalışma bölgelerine gidiş-gelişlerde veya çalışma alanlarına intikal ederken meydana gelen kazalarla gündeme gelen mevsimlik tarım işçilerinin acilen çözüme kavuşturulması gereken sorunları vardır. Çalışma bölgelerine güvenli intikalleri, konaklama ve barınma yerlerinde insan onuruna yakışır bir ortamın sağlanması, ayrıca bu işçilerin ücret ve sosyal haklarının devlet güvencesine alınması gerekmektedir.
Ülkemizin genelinde mevcut olan iş hayatına ilişkin sorunların doğru ve hakkaniyete uygun bir yaklaşımla ele alınıp çözülememesi, maalesef burada da etkisini göstermektedir.
Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma şartları ve harcanan emekleriyle orantılı olmayan ücretlendirmeler, yasal boşluklardan kaynaklanan hak kayıpları, yeterli denetimin yapılmaması, aracılardan kaynaklı sorunlar, güvenli olmayan ulaşım koşulları, hijyen koşullarının sağlanmadığı sağlıksız ortamlar gibi sorunların öncelikli olarak ele alınıp çözüme kavuşturulmalıdır.
Bölgeler arasındaki gelişmişlik farkı ve gelir dağılımındaki adaletsizlik temel iktisadi sorunlarla doğrudan ilgili olsa da bu konularda ortaya konabilecek temel bakış açısı, bahse konu sorunları da doğrudan etkilemektedir.
Hükümetin birkaç ay öncesinde kamuoyu ile paylaştığı ve Sağlık Bakanlığı'ndan İçişleri Bakanlığı'na, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na kadar birçok bakanlığın sorumluluk alanı içerisinde bu meseleye çözümler getireceğine dair beyanat ve taahhütleri maalesef hayata geçirilebilmiş değildir. Tedbirsizlik her yıl onlarca mevsimlik tarım işçisinin canına mal olmaya devam etmektedir. Hükümeti taahhütlerini yerine getirmeye ve bu meseleye köklü çözümler bulmaya davet ediyoruz.
İRAN İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER
Hafta içinde İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, beraberindeki heyet ile birlikte Türkiye'ye geldi ve üst düzey görüşmelerde bulundu. Her iki ülkenin yetkilileri tarafından basına yapılan açıklamalardan anlaşıldığı kadarı ile görüşmelerde Suriye krizi ve bölgedeki gelişmeler ele alınmış ve atılacak ortak adımlar konuşulmuştur.
İki ülke arasındaki komşuluk, ortak tarih, inanç ve sosyo-kültürel bağlar; ilişkilerin sıcak, sıkı ve süreklilik arz etmesini gerektirmektedir. Suriye’de yaşanan savaş ve savaşın ortaya çıkardığı ağır bilanço ve tehditler hususunda çözüm odaklı ortak tavırlar belirlemek için her iki ülkenin yakınlaşması önemli ve elzemdir.
Bunun yanı sıra, doğru zeminde adaleti tesis etmeyi gaye ve hedef edinmiş bir ilişkinin, emperyalist güçlerin hedefinde olan her iki ülkenin ve İslam Coğrafyasının yararına olacağı muhakkaktır.
Bölgesel konular ve gelişmelerle ilgili ortak tavırlar belirlenirken, hareket noktasının dar bakış açısı ve sığ bir yaklaşımla tespit edilen milli çıkarlar olmamalıdır. İç siyasette olduğu gibi uluslararası ilişkilerde de adaletin tesisine çalışmak ve bu uğurda mücadele etmek; aleyhte gibi göründüğünde bile haktan yana tavır almak, sonuçta kazanmaktır. İki ülkenin hareket noktası ve buluşacağı zemin, genel olarak ümmetin ortak çıkarları olmalıdır.
Aynı zamanda iki ülkenin bir araya gelişi, bölge halklarında güven ve adalete dair hissiyatı güçlendirmeli ve bölgenin mazlum halklarını emperyalistlerin saflarına itmeye hiçbir şekilde sebep olmamalıdır. Türkiye ve İran’ın bir araya gelişi sadece bu açılardan değil, aynı zamanda İslam ümmetine yönelik siyonist ve emperyalist plan ve projeleri boşa çıkarmak açısından da son derece önem arz etmektedir. Nihai noktada ümmet içinde çıkarılmak istenen Şii-Sünni çatışması planına da darbe vuracaktır.
ALMANYA-TÜRKİYE GERİLİMİ
Son zamanlarda Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler, karşılıklı yapılan açıklamalarla gittikçe gerginleşmektedir. İlişkilerin gerginleşmesinin temelinde, Almanya’nın darbeye adı karışan FETÖ’cüleri ülkesinde barındırması, darbecilere destek olması ve PKK’ye verdiği destek yatmaktadır.
Referandum sürecinde de Almanya’nın takındığı olumsuz tavır ve referanduma müdahale manasına gelecek faaliyetlerde bulunması, ilişkilerin gerilmesine sebebiyet vermiş; referandum sonrasında da evet oyu kullandığı yönünde tahminde bulunduğu gurbetçilere yönelik baskılarını artırmıştır.
Diğer Batılı devletlerin tavrının da bu yönde olduğu dikkate alınırsa Türkiye, AB üyelik başvurusunu tekrar gözden geçirmeli ve Batılı devletlerin bu ikircikli tutumuna karşılık, içinde yer alacağı yeni ittifak ve oluşum arayışlarına gitmelidir. Türkiye, dış politikada Batı’nın etkisinden kurtulmalı ve şahsiyetli bir dış politikanın temellerini sağlamlaştırmalıdır.
SİERRA LEONE'DEKİ FELAKET
Sierra Leone’nin başkenti Freetown’da meydana gelen toprak kaymasında hayatını kaybedenlerin sayısının 500’e ulaştığı ve 1500 civarında insanın ise kayıp olduğu açıklandı. Sierra Leone halkına geçmiş olsun ve başsağlığı dileklerimizi iletiyor, felaketteki acının daha da büyümemesini Rabbimizden diliyoruz.
Sahip olduğu dünyanın en zengin elmas ve altın kaynakları, Batılı devletlerce sömürülüp dünyanın en fakir ülkesine dönüştürülen kardeş Sierra Leone halkına yardım etmesi için İİT ülkeleri başta olmak üzere, uluslararası kamuoyunu ve yardım kuruluşlarını seferber olmaya davet ediyoruz.
Ağrı
28 Ağustos 2017 - 10:33
24 Ağustos 2017 tarihli gündem değerlendirmesi
Ağrı
28 Ağustos 2017 - 10:33
HÜDA PAR GENEL MERKEZİ
İlginizi Çekebilir