Ağrı ili topraklarında doğu-batı doğ doğrultusunda uzanan çöküntü ovaları, tarihsel süreç içinde Doğu Anadolu'nun dağlık yapısı içinde kolay geçilir doğal bir koridor olarak kullanılmıştır. Bu nedenle il toprakları tarihte Anadolu'ya varmadan önceki son durak ve ticarî açıdan önemli bir faaliyet alanı olmuş tur. Bununla birlikte göç yolları üzerinde yer alan Ağrı ili toprakları; barış dönemlerinde kültürel etkileşimin yoğun olarak gerçekleş me alanı olmuş, savaş dönemlerinde ise işgal ve istila hareketleriyle karşı karşıya kalmıştır. Buraya akınların başlamasıyla birlikte bölgede Türk kültürü de yayılmaya başlamış var olan kültürel zenginlikle beraber gelişimini sürdürmüş ve ileri alanlara taşımıştır.
Ağrı'nın il olana kadar ki tarihi sürecine baktığımızda Bölgenin Osmanlı Devleti tarafından 1578'de kesin olarak fethedilme sinin ardından Bayezid aynı tarihte tahrire tabi tutularak sancak haline getirilip Van Eyaletine bağlandı. 1608, 1631 ve 1653 yıllarına ait tevcihat kayıtlarına göre, Bayezid Kalesi Sancağı adıyla yine Van Eyaleti sınırları içerisindedir. Ancak Osmanlı idari teşkilatın da ilerleyen süreçlerde Erzurum eyaletine bağlanmıştır. XIX. yüzyılın başlarında Erzurum eyaletinin bir sancağına merkez olan Bayezid, Tanzimat'ın ilanından sonra eyalet sisteminden vilayet sistemine geçildiğinde de Erzurum vilayeti ne bağlı sancaklardan birinin merkezi oldu. XVII. yüzyılın sonarından itibaren Erzurum Eyaleti'ne bağlanan Bayezid Sancağı, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar bu statüsünü korumuştur. Erzurum sancağının içinde yer alan Ağrı ve çevresindeki erkek giyim kuşamı bu sancağın içindeki topraklarda benzerlik elbise göstermektedir.
Ağrı'nın tarihi zenginliği, kültürel dokusu, göç yolları üzerinde olup sürekli hareketliliğin olmasıyla açıklanabileceği gibi farklı etnik gurupların varlığı ile de açıklanabilir. Bölge halkı aşiretlerden oluştuğu bilinmektedir. Aşiretler ve diğer etnik gruplar toplum içinde giyim kuşamlarındaki detaylar ile sosyo ekonomik ve kültürel statülerini ifade etmişlerdir.
Bölgedeki erkek giyimi birbirine benzer özellikler taşımaktadır. Yörede yaşayan Azeri erkeklerin giyim tarzı İranlıların giyim tarzına çok benzemektedir. Durumu iyi olanlar başlarına kalpak koyar (kalpak almaya gücü yetmeyenler başlarına keçe koymaktadır), arkası büzmeli İran tarzı ceketler, paltolar, pantolon ve şalvar giyerler. Fakir olanlar ise bacaklarına don giyer, ceketleri üzerine kuşak V. Uluslararası Ağrı Daği ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fifth International Mount Ararat and Noah's Ark Symposium bağlar, başına keçe örter, saçlarını uzatır ve kendilerine has bir şekilde keserler. Bölgede giyim kuşamın yanı sıra saç ve giyim donatılarında da farklılıklar görülmektedir.
Aşiretlerin giyim ve kuşamı kendi örf ve adetlerine göreydi. Örnek olarak Zilan aşiretinin serpuşları Celaliler gibi kısa keçelidir, üzerlerine giydikleri paltoları Çerkez giyim tarzıydı ve ayaklarına kadar uzanmaktaydı. Maddi durumu iyi olanlar böyle giyinirdi. Eleşkirt bölgesindeki Kürtler koyu renk Çerkez kostümleri ve kalpaklarındaki armalarla ayırt edilmekteydi. Bayezid sancağında yaşa yanlar başlarına dört metre tül beyaz keçe den üretilen külahlar ve yünden dokunmuş keçi derilerine benzeyen gayet kıllı ve kısa ceketlerle geniş pantolonlar giymektedirler. Köylerin tamamında öküz, inek, manda derilerinden üretilen çarıklar ve yünden üretilen çoraplar kullanılmaktadır. Kış yazdan daha uzun sürdüğünden dolayı, elbiseler yazlık ve kışlık olarak ikiye ayrılmaz, kışın giyilen yazın da kullanılabilmektedir. Güneşin şiddetine göre ceketler, paltolar geçici olarak çıkarılabilir. Etnik guruplar ve farklı toplumsal yapılar bölgenin iklim şartlarına göre kıyafetlerini şekillendirmiş ve fonksiyonelliğini artırmıştır. Celali aşireti bellerinden aşağı kısmı bozmalı kuyruk ceket ve elbise giyerler. Evde giyilen bol elbisenin etekleri diz kapaklarına kadardır. Başlarını kısa keçe külahlar, keçeler üzerinde uçları dökümlü mendil iplikli veya yün parçalarla sararlardı. Bölgenin önde gelen toplumsal gruplarının da giyim kuşamında farklılıklar vardır.
Adanalıların giyim tarzları Celâlilerden farklıdır. Başlarını örttükleri külahları keçe den yapılmış olup 30-35 cm uzunluğunda ve üstleri tablalıdır. Bu külahların üzerine bu aşiret mensupları da sarık bağlarlar. Şalvarları çok geniştir. Yörede imal edilen ceketleri ise kasa olup bellerine kadar inmekte ve elbise tarzında giyilmektedir. Zilan aşiretinin külahları Celaliler gibi kısa keçeli olup üzerine sarık sararlar. Üzerlerine giydikleri paltoları Çerkez kari ve ayaklarına kadar uzundur. Bu giyim tarzı özellikle varlıklı kişilere mahsustur. Varlıklı kişiler veya aileler sadece başlarında külah kalmak üzere, diğer elbiselerini Kafkas ve Türk tarzında giymeyi tercih ederlerdi. Özellikle aşiret reisleri ve aşiretin diğer ileri gelenleri mümkün olduğu kadar kendilerini aşiretin diğer fertlerinden farklı giyim tarzları ile ayırmaya çalışırlardı. Aşiretin reisleri ve ileri gelenleri hariç bütün aşiret mensuplarının yaklaşık 9695'i saçlarının ön cephedeki kısmını kesmekte, yanları ve arka kısmını ise uzatmaktadırlar. Uzanan bu saçları külahlarının yanlarından kulaklarını örtecek şekilde çıkarmaktadırlar. Bölgedeki sosyal gruplar hiyerarşik düzen içinde giyim kuşam olarak şekillenmiş, baştaki idareciden diğer ileri gelenlere ve en küçük toplumsal yapıda bireylerin kıyafetleri statü ve ekonomik düzeye göre yapılanmıştır. Giyim farklılıkları bir taraftan aynı gruptaki bireyler arasındaki sosyal statüyü belirlerken diğer taraftan toplumsal yaşamda bireylerin grup aidiyetleri hakkında grup dışı bireylere mesajlar veren bir işlev yüklendiği görülmektedir.
AĞRI VE ÇEVRESİNDE GİYİLEN ERKEK KIYAFETLERİ
Bir dönemin halk, yönetici ve asker giysilerini toplu halde veren yazılı kaynaklara "kıyafet kitapları" denilmektedir. Bu kitaplardan birisi de dönem giysilerini ele alan Osman Hamdi Bey'in Marie de Launay ile birlikte hazırlamış oldukları "1873 Yılında Türki- ye'de Halk Giysileri Elbise-i Osmaniye’dir. Bu kitapta yer alan görseller çizim değil, fotoğraflı bir incelemedir. Eser 1873 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başkenti Viyana'da düzenlenen Uluslararası Fuar dolayısıyla Osmanlı Devleti'nce hazırlanması öngörülen iki kitaptan biridir. Idati olarak Ağrı ili bu dönemde ocaklık olarak kabul edilmiş ve Erzurum vilayetine bağlanarak yönetilmiştir. 1873 yılında Erzurum vilayet merkez sancağının dışında Karı, Çıldır, Erzincan, Bayezid, Van ve Muy sancaktan kapsıyordu. Kitapta bulunan Erzurum vilayetindeki erkek kıyafetleri iki aynı fotoğrafta dört örnek üzerinde incelenecektir. Dönem de kullanılan erkek giyim kuşamı, bölgede bulunan ve diğer illerin genelinde benzerlik gösterdiği görülmektedir. Türkiye'de Halk Giysileri kaynak kitabında Erzurum vilayeti ne bağlı Ağrı ilinin erkek giyimi,
Erzurum yöresi çiftçi kıyafeti: Başlarına uzun beyaz keçeden bir külah giyerler. Bu külahın etrafına mavi veya yeşil sarık sararlar. Gregoire'in kilisesine bağlı olanların sarık mavi, İslamiyet’e bağlı olanların sarıkları yeşildir. Çiftçinin beyaz yünlüden dar bir şeritle kenarları zırhlanmış ve kırmızı kaba bir Çulha’dan yapılmış yelek ve bir ucu madeni kordonlarla göğüs üstünde kapatılan kolu ve yakası açık siyah bir kazak giyilmiştir. Erzurum yöresi çiftçisinin kırmızı yünlü bir şeritle yakası süslenmiş ve üzerine bütün dikiş yerlerini sağlamlaştıran beyaz bir zırh geçirilmiş kazağın kollan tıpkı bir paltonun kolu gibi dar ve tamamıyla kapalıdır. Göğsün her iki köşesine yerleştirilmiş cepler zırhlarla bir arma gibi belirtilmiştir. Kazağın etek ucu gibi, çoğu zaman asılmış ve düğümlenmiş kordonlar yardımıyla kapatılırlar. Kazak belin çok üstünde biten çok kısa bir giysidir. Kazağın hemen altında kadifemsi ve çok kalın beyaz yünlü bir kumaştan, oldukça ve hacimli bir kuşak beli sımsıkı sarar. Bu kuşak, Bursa'nın pamuklu havlularıyla genelde kayık ve arabaların içlerini döşemekte kullanılan ihramın birleştirilmesinden oluşan özel bir kumaş türüdür. Kalça kısmı geniş, bacaklara doğru inildikçe Kazakların pantolonları gibi daralan dikiş yerlerine kırmızı bir zırh geçirilen, derin ve sert pilileri olan siyah kaba çuhadan bir şalvar, ayaklara kadar iner. Çiftçinin ayaklarında külrengi griye çalan çoraplar ve üstüne, koyun derisinden yapılmış çarıklar giyerler. Osman Hamdi Beyin burada tanımladığı kazağı Erzurum vilayetine özgü bir giysi olarak anlatmaktadır: Göğüs üstün de düğmesiz, kordonlarla kapanmaktadır. Yeleğin üstüne giyilen en üst giysidir, kısa bir ceket gibidir ve abadandır. Yakası kırmızı bir yünlü şeritle, dikiş yerleri beyaz bir zırhla çevrilmiştir. Kolları dar ve kapalıdır şeklinde tanımlamaktadır.
Yukarıda yer verilen bilgiler ışığında Erzurum Yöresi Çiftçi Kıyafeti incelendiğin de; Başta beyaz keçe külah, külahın etrafında renkli sarık vardır. Müslümanlarda keçe külah etrafına yeşil sarık gayri Müslimlerde ise mavi sarık sarılarak etnik farklılık ifade edilmiştir.
Bedende kruvaze kapanmış bir iç yelek ve yeleğin ön ortasındaki kenar bezemesinde ince bir nakış görünmektedir. Yeleğin bel hattının biraz üzerinde geniş kesimli kısa bir ceket/kazak vardır. Ceket 'U' yakalı olup ön kapaması ön ortasına tutturulmuş kordonların düğümlenmesiyle sağlanmıştır. Ön ortasından yan dikişlere doğru açık renkli malzeme ile kordon tutturma/biye yapılmıştir. Ceketin sağ ve sol bedeninde yanlarda iki adet cep ve ceplerin üzerinde bezeme detayları bulunmakta olup, cep kenarlarında da biye/kordon tutturma ve ceplerin kenar de taylarında kordonlar aşağıya doğru sarkmaktadır. Ceketin/kazağın bedene rahat kesimli olduğu görülürken, kollar bedene oturmuş, kol boyu bilektedir. Kol ucunda herhangi bir kol ucu temizleme detayı görülmemektedir.
Yukarıda yer verilen bilgiler ışığında Çömerikli Kürt Piyade kıyafeti incelendiğinde; başta beyaz, sivri, keçe külah ve bu külahın tarafında oyalı tülbent sarılıdır.
Üst bedende dik yakalı, önü çift sıra düğmeli uzun kollu gömlek görülmektedir. Gömleğin kol ucu üçgen formludur ve kol ucunun kenarları ince bir bezeme ile temizlenmiştir. Gömlek düz dokuma tek renk bir kumaştandır. Gömleğin üzerinde boyu bel hizasında olan yarım kol ceketin kolları koyu renk kürklüdür. Omuzdan robaya kadar siyah şerit inmiş bu siyah şerit kol evine L şeklinde birkaç sıra olarak döndürülerek roba görün tüsü verilmiştir. Kalın çizgili/ yollu kumaş kullanılan ceketin ön ortasında herhangi bir kapanma detayı görünmemektedir. Elinde kalkan tutan piyadenin belinde işlemeli bir
Atamer’i Ermeni Rahip kıyafeti: Rahi bin giysisi bütün itibariyle ve kesim olarak, Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki diğer Ermeni rahiplerinin giysisine benzer. Başına, kartondan yapılmış alçak bir silindir den oluşan bir kalpak giyer. Bu kalpağın üst bölümü biraz daha geniştir ve üzerine geniş bir takke konulmuştur. Rahibin üzerindeki geniş kollu kestane rengi gali den dikilmiş cübbenin dikkatsizce kapatılmış aralıklarından görülen parlak mavi ipekliden entarinin ve bürümcük gömleğin tatlı renkleriyle uyum içindedir. Ayaklarına beyaz yünlü çoraplar ve siyah kunduralar giyer. Yukarıda yer verilen bilgiler ışığında Atamer’i Ermeni Rahip kıyafeti incelendiğinde: Rahibin başında koyu renkli başlık bulunmaktadır. Üst bedende rahibin üzerinde üç kat giysi görünmektedir. Bu kıyafetler incelendiğinde, en altta açık renk kruvaze kapama iç gömlek onun üzerinde kruvaze kapama bir kat giysi ve en üstte kruvaze kapama bir cübbe görünmektedir. Ayaklarda açık renk yün çorap ve koyu renk kundura görünmektedir.
Bölgeye ait dördüncü fotoğrafta yer alan Çölemerik’i Kürt Süvari: Kürt süvarisinin zengin bir giysisi vardır. Her ne kadar altın ve gümüş bezemeler az ise de, süslemeler muhteşemdir. Cübbe ‘sinin altına ilk önce papatya şeklinde siyah düğmeleri olan bir yelek, daha sonra kısa ve geniş kollu bir ceket olan içlik ve en sonunda, sarkık ve açık kollu bir cepken giyer. Bunların hepsi kırmızı renkli Çulha’dan dikilmiştir ve Çulha’nın bu tek renkli fonu üzerinde, cüppenin eteğinden başlayıp cepkenin yakasında biten, siyah ipekliden olağanüstü güzel bir seri nakış görülür. Bu nikapların her köşesinde, Manisa lalesi biçiminde, bir dingilden çakan sekiz ispatlı iki tekerlek motifi vardır ve bunların üst tarafı bir yay gibi yuvarlaklaşır. Bu yaydan, bir çiçek soğan oluşturacak şekilde ustaca düzenlenmiş dalcıkların çizildiği dış eğriler fışkırır. Soğan motifinden de, giysi boyunca uzanan üç dal üstüne cesurca çizilmiş yapraklar ve çiçekler ortaya çıkar. Geniş bir bant bu süslemeyi çevreler ve bu banttan ana motife doğru, her yönde üst üste konmuş ağaç şeklindeki nakışlar süslemenin boşluklarını doldurarak göze çarpar. Aynı motif, giysinin her parçasında, bu parçanın büyüklüğü ile orantılı olarak değişime uğramış biçimde, hatlarındaki aynı temizlik ve aynı ince işçilik le yinelenir. Üzerine kırmızı karelerin serpiştirildiği, beyaz ponponlu bir kenar süsü olan beyaz pamuklu kumaştan yumuşak bir kuşak, altın yaldızlı şeritlerle süslenmiş ve kenarları çentikli kırmızı meşinden bir silahlıkla destek görevi üstlenir. Silahlığın katları arasına, haz nesi altından çiçeklerle süslü, gümüş dipçikli tabancalar konur. Altın nakışlı diğer silahlar ve onların aksesuarları ince kayışlara bağlanmıştır. Erzurum'un en iyi imalathanelerinden çıkan ve yapan ustanın adının gururlu bir şekilde altın harflerle üzerine yazıldığı, ucu kıvrık ve keskin bir kılıç, Kürt süvarisinin kalçası üzerinde, gümüş işlemelerle süslü siyah marokenden kını içinde sallanır. Kılıcın kesici bölümü, baş kısmı yakut olan çivilerle tutturulmuş, gümüşten bir muhafaza içindeki yeşim bir sapa gömülmüştür. Kürt süvarisi başına, bir sarıktan çok bir taca benzeyen, oya şeklindeki çiçeklerle süslenmiş beyaz mendiller ve yemeniler altında tamamen kaybolan yumuşak bir fes giyer.
Yukarıda yer verilen bilgiler ışığında Çölemerik’i Kürt Süvari kıyafeti incelendiğinde; Süvarinin başında oyalı tülbent sarılı fes vardır.
Ağrı'nın il olana kadar ki tarihi sürecine baktığımızda Bölgenin Osmanlı Devleti tarafından 1578'de kesin olarak fethedilme sinin ardından Bayezid aynı tarihte tahrire tabi tutularak sancak haline getirilip Van Eyaletine bağlandı. 1608, 1631 ve 1653 yıllarına ait tevcihat kayıtlarına göre, Bayezid Kalesi Sancağı adıyla yine Van Eyaleti sınırları içerisindedir. Ancak Osmanlı idari teşkilatın da ilerleyen süreçlerde Erzurum eyaletine bağlanmıştır. XIX. yüzyılın başlarında Erzurum eyaletinin bir sancağına merkez olan Bayezid, Tanzimat'ın ilanından sonra eyalet sisteminden vilayet sistemine geçildiğinde de Erzurum vilayeti ne bağlı sancaklardan birinin merkezi oldu. XVII. yüzyılın sonarından itibaren Erzurum Eyaleti'ne bağlanan Bayezid Sancağı, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar bu statüsünü korumuştur. Erzurum sancağının içinde yer alan Ağrı ve çevresindeki erkek giyim kuşamı bu sancağın içindeki topraklarda benzerlik elbise göstermektedir.
Ağrı'nın tarihi zenginliği, kültürel dokusu, göç yolları üzerinde olup sürekli hareketliliğin olmasıyla açıklanabileceği gibi farklı etnik gurupların varlığı ile de açıklanabilir. Bölge halkı aşiretlerden oluştuğu bilinmektedir. Aşiretler ve diğer etnik gruplar toplum içinde giyim kuşamlarındaki detaylar ile sosyo ekonomik ve kültürel statülerini ifade etmişlerdir.
Bölgedeki erkek giyimi birbirine benzer özellikler taşımaktadır. Yörede yaşayan Azeri erkeklerin giyim tarzı İranlıların giyim tarzına çok benzemektedir. Durumu iyi olanlar başlarına kalpak koyar (kalpak almaya gücü yetmeyenler başlarına keçe koymaktadır), arkası büzmeli İran tarzı ceketler, paltolar, pantolon ve şalvar giyerler. Fakir olanlar ise bacaklarına don giyer, ceketleri üzerine kuşak V. Uluslararası Ağrı Daği ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fifth International Mount Ararat and Noah's Ark Symposium bağlar, başına keçe örter, saçlarını uzatır ve kendilerine has bir şekilde keserler. Bölgede giyim kuşamın yanı sıra saç ve giyim donatılarında da farklılıklar görülmektedir.
Aşiretlerin giyim ve kuşamı kendi örf ve adetlerine göreydi. Örnek olarak Zilan aşiretinin serpuşları Celaliler gibi kısa keçelidir, üzerlerine giydikleri paltoları Çerkez giyim tarzıydı ve ayaklarına kadar uzanmaktaydı. Maddi durumu iyi olanlar böyle giyinirdi. Eleşkirt bölgesindeki Kürtler koyu renk Çerkez kostümleri ve kalpaklarındaki armalarla ayırt edilmekteydi. Bayezid sancağında yaşa yanlar başlarına dört metre tül beyaz keçe den üretilen külahlar ve yünden dokunmuş keçi derilerine benzeyen gayet kıllı ve kısa ceketlerle geniş pantolonlar giymektedirler. Köylerin tamamında öküz, inek, manda derilerinden üretilen çarıklar ve yünden üretilen çoraplar kullanılmaktadır. Kış yazdan daha uzun sürdüğünden dolayı, elbiseler yazlık ve kışlık olarak ikiye ayrılmaz, kışın giyilen yazın da kullanılabilmektedir. Güneşin şiddetine göre ceketler, paltolar geçici olarak çıkarılabilir. Etnik guruplar ve farklı toplumsal yapılar bölgenin iklim şartlarına göre kıyafetlerini şekillendirmiş ve fonksiyonelliğini artırmıştır. Celali aşireti bellerinden aşağı kısmı bozmalı kuyruk ceket ve elbise giyerler. Evde giyilen bol elbisenin etekleri diz kapaklarına kadardır. Başlarını kısa keçe külahlar, keçeler üzerinde uçları dökümlü mendil iplikli veya yün parçalarla sararlardı. Bölgenin önde gelen toplumsal gruplarının da giyim kuşamında farklılıklar vardır.
Adanalıların giyim tarzları Celâlilerden farklıdır. Başlarını örttükleri külahları keçe den yapılmış olup 30-35 cm uzunluğunda ve üstleri tablalıdır. Bu külahların üzerine bu aşiret mensupları da sarık bağlarlar. Şalvarları çok geniştir. Yörede imal edilen ceketleri ise kasa olup bellerine kadar inmekte ve elbise tarzında giyilmektedir. Zilan aşiretinin külahları Celaliler gibi kısa keçeli olup üzerine sarık sararlar. Üzerlerine giydikleri paltoları Çerkez kari ve ayaklarına kadar uzundur. Bu giyim tarzı özellikle varlıklı kişilere mahsustur. Varlıklı kişiler veya aileler sadece başlarında külah kalmak üzere, diğer elbiselerini Kafkas ve Türk tarzında giymeyi tercih ederlerdi. Özellikle aşiret reisleri ve aşiretin diğer ileri gelenleri mümkün olduğu kadar kendilerini aşiretin diğer fertlerinden farklı giyim tarzları ile ayırmaya çalışırlardı. Aşiretin reisleri ve ileri gelenleri hariç bütün aşiret mensuplarının yaklaşık 9695'i saçlarının ön cephedeki kısmını kesmekte, yanları ve arka kısmını ise uzatmaktadırlar. Uzanan bu saçları külahlarının yanlarından kulaklarını örtecek şekilde çıkarmaktadırlar. Bölgedeki sosyal gruplar hiyerarşik düzen içinde giyim kuşam olarak şekillenmiş, baştaki idareciden diğer ileri gelenlere ve en küçük toplumsal yapıda bireylerin kıyafetleri statü ve ekonomik düzeye göre yapılanmıştır. Giyim farklılıkları bir taraftan aynı gruptaki bireyler arasındaki sosyal statüyü belirlerken diğer taraftan toplumsal yaşamda bireylerin grup aidiyetleri hakkında grup dışı bireylere mesajlar veren bir işlev yüklendiği görülmektedir.
AĞRI VE ÇEVRESİNDE GİYİLEN ERKEK KIYAFETLERİ
Bir dönemin halk, yönetici ve asker giysilerini toplu halde veren yazılı kaynaklara "kıyafet kitapları" denilmektedir. Bu kitaplardan birisi de dönem giysilerini ele alan Osman Hamdi Bey'in Marie de Launay ile birlikte hazırlamış oldukları "1873 Yılında Türki- ye'de Halk Giysileri Elbise-i Osmaniye’dir. Bu kitapta yer alan görseller çizim değil, fotoğraflı bir incelemedir. Eser 1873 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başkenti Viyana'da düzenlenen Uluslararası Fuar dolayısıyla Osmanlı Devleti'nce hazırlanması öngörülen iki kitaptan biridir. Idati olarak Ağrı ili bu dönemde ocaklık olarak kabul edilmiş ve Erzurum vilayetine bağlanarak yönetilmiştir. 1873 yılında Erzurum vilayet merkez sancağının dışında Karı, Çıldır, Erzincan, Bayezid, Van ve Muy sancaktan kapsıyordu. Kitapta bulunan Erzurum vilayetindeki erkek kıyafetleri iki aynı fotoğrafta dört örnek üzerinde incelenecektir. Dönem de kullanılan erkek giyim kuşamı, bölgede bulunan ve diğer illerin genelinde benzerlik gösterdiği görülmektedir. Türkiye'de Halk Giysileri kaynak kitabında Erzurum vilayeti ne bağlı Ağrı ilinin erkek giyimi,
Erzurum yöresi çiftçi kıyafeti: Başlarına uzun beyaz keçeden bir külah giyerler. Bu külahın etrafına mavi veya yeşil sarık sararlar. Gregoire'in kilisesine bağlı olanların sarık mavi, İslamiyet’e bağlı olanların sarıkları yeşildir. Çiftçinin beyaz yünlüden dar bir şeritle kenarları zırhlanmış ve kırmızı kaba bir Çulha’dan yapılmış yelek ve bir ucu madeni kordonlarla göğüs üstünde kapatılan kolu ve yakası açık siyah bir kazak giyilmiştir. Erzurum yöresi çiftçisinin kırmızı yünlü bir şeritle yakası süslenmiş ve üzerine bütün dikiş yerlerini sağlamlaştıran beyaz bir zırh geçirilmiş kazağın kollan tıpkı bir paltonun kolu gibi dar ve tamamıyla kapalıdır. Göğsün her iki köşesine yerleştirilmiş cepler zırhlarla bir arma gibi belirtilmiştir. Kazağın etek ucu gibi, çoğu zaman asılmış ve düğümlenmiş kordonlar yardımıyla kapatılırlar. Kazak belin çok üstünde biten çok kısa bir giysidir. Kazağın hemen altında kadifemsi ve çok kalın beyaz yünlü bir kumaştan, oldukça ve hacimli bir kuşak beli sımsıkı sarar. Bu kuşak, Bursa'nın pamuklu havlularıyla genelde kayık ve arabaların içlerini döşemekte kullanılan ihramın birleştirilmesinden oluşan özel bir kumaş türüdür. Kalça kısmı geniş, bacaklara doğru inildikçe Kazakların pantolonları gibi daralan dikiş yerlerine kırmızı bir zırh geçirilen, derin ve sert pilileri olan siyah kaba çuhadan bir şalvar, ayaklara kadar iner. Çiftçinin ayaklarında külrengi griye çalan çoraplar ve üstüne, koyun derisinden yapılmış çarıklar giyerler. Osman Hamdi Beyin burada tanımladığı kazağı Erzurum vilayetine özgü bir giysi olarak anlatmaktadır: Göğüs üstün de düğmesiz, kordonlarla kapanmaktadır. Yeleğin üstüne giyilen en üst giysidir, kısa bir ceket gibidir ve abadandır. Yakası kırmızı bir yünlü şeritle, dikiş yerleri beyaz bir zırhla çevrilmiştir. Kolları dar ve kapalıdır şeklinde tanımlamaktadır.
Yukarıda yer verilen bilgiler ışığında Erzurum Yöresi Çiftçi Kıyafeti incelendiğin de; Başta beyaz keçe külah, külahın etrafında renkli sarık vardır. Müslümanlarda keçe külah etrafına yeşil sarık gayri Müslimlerde ise mavi sarık sarılarak etnik farklılık ifade edilmiştir.
Bedende kruvaze kapanmış bir iç yelek ve yeleğin ön ortasındaki kenar bezemesinde ince bir nakış görünmektedir. Yeleğin bel hattının biraz üzerinde geniş kesimli kısa bir ceket/kazak vardır. Ceket 'U' yakalı olup ön kapaması ön ortasına tutturulmuş kordonların düğümlenmesiyle sağlanmıştır. Ön ortasından yan dikişlere doğru açık renkli malzeme ile kordon tutturma/biye yapılmıştir. Ceketin sağ ve sol bedeninde yanlarda iki adet cep ve ceplerin üzerinde bezeme detayları bulunmakta olup, cep kenarlarında da biye/kordon tutturma ve ceplerin kenar de taylarında kordonlar aşağıya doğru sarkmaktadır. Ceketin/kazağın bedene rahat kesimli olduğu görülürken, kollar bedene oturmuş, kol boyu bilektedir. Kol ucunda herhangi bir kol ucu temizleme detayı görülmemektedir.
Yukarıda yer verilen bilgiler ışığında Çömerikli Kürt Piyade kıyafeti incelendiğinde; başta beyaz, sivri, keçe külah ve bu külahın tarafında oyalı tülbent sarılıdır.
Üst bedende dik yakalı, önü çift sıra düğmeli uzun kollu gömlek görülmektedir. Gömleğin kol ucu üçgen formludur ve kol ucunun kenarları ince bir bezeme ile temizlenmiştir. Gömlek düz dokuma tek renk bir kumaştandır. Gömleğin üzerinde boyu bel hizasında olan yarım kol ceketin kolları koyu renk kürklüdür. Omuzdan robaya kadar siyah şerit inmiş bu siyah şerit kol evine L şeklinde birkaç sıra olarak döndürülerek roba görün tüsü verilmiştir. Kalın çizgili/ yollu kumaş kullanılan ceketin ön ortasında herhangi bir kapanma detayı görünmemektedir. Elinde kalkan tutan piyadenin belinde işlemeli bir
Atamer’i Ermeni Rahip kıyafeti: Rahi bin giysisi bütün itibariyle ve kesim olarak, Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki diğer Ermeni rahiplerinin giysisine benzer. Başına, kartondan yapılmış alçak bir silindir den oluşan bir kalpak giyer. Bu kalpağın üst bölümü biraz daha geniştir ve üzerine geniş bir takke konulmuştur. Rahibin üzerindeki geniş kollu kestane rengi gali den dikilmiş cübbenin dikkatsizce kapatılmış aralıklarından görülen parlak mavi ipekliden entarinin ve bürümcük gömleğin tatlı renkleriyle uyum içindedir. Ayaklarına beyaz yünlü çoraplar ve siyah kunduralar giyer. Yukarıda yer verilen bilgiler ışığında Atamer’i Ermeni Rahip kıyafeti incelendiğinde: Rahibin başında koyu renkli başlık bulunmaktadır. Üst bedende rahibin üzerinde üç kat giysi görünmektedir. Bu kıyafetler incelendiğinde, en altta açık renk kruvaze kapama iç gömlek onun üzerinde kruvaze kapama bir kat giysi ve en üstte kruvaze kapama bir cübbe görünmektedir. Ayaklarda açık renk yün çorap ve koyu renk kundura görünmektedir.
Bölgeye ait dördüncü fotoğrafta yer alan Çölemerik’i Kürt Süvari: Kürt süvarisinin zengin bir giysisi vardır. Her ne kadar altın ve gümüş bezemeler az ise de, süslemeler muhteşemdir. Cübbe ‘sinin altına ilk önce papatya şeklinde siyah düğmeleri olan bir yelek, daha sonra kısa ve geniş kollu bir ceket olan içlik ve en sonunda, sarkık ve açık kollu bir cepken giyer. Bunların hepsi kırmızı renkli Çulha’dan dikilmiştir ve Çulha’nın bu tek renkli fonu üzerinde, cüppenin eteğinden başlayıp cepkenin yakasında biten, siyah ipekliden olağanüstü güzel bir seri nakış görülür. Bu nikapların her köşesinde, Manisa lalesi biçiminde, bir dingilden çakan sekiz ispatlı iki tekerlek motifi vardır ve bunların üst tarafı bir yay gibi yuvarlaklaşır. Bu yaydan, bir çiçek soğan oluşturacak şekilde ustaca düzenlenmiş dalcıkların çizildiği dış eğriler fışkırır. Soğan motifinden de, giysi boyunca uzanan üç dal üstüne cesurca çizilmiş yapraklar ve çiçekler ortaya çıkar. Geniş bir bant bu süslemeyi çevreler ve bu banttan ana motife doğru, her yönde üst üste konmuş ağaç şeklindeki nakışlar süslemenin boşluklarını doldurarak göze çarpar. Aynı motif, giysinin her parçasında, bu parçanın büyüklüğü ile orantılı olarak değişime uğramış biçimde, hatlarındaki aynı temizlik ve aynı ince işçilik le yinelenir. Üzerine kırmızı karelerin serpiştirildiği, beyaz ponponlu bir kenar süsü olan beyaz pamuklu kumaştan yumuşak bir kuşak, altın yaldızlı şeritlerle süslenmiş ve kenarları çentikli kırmızı meşinden bir silahlıkla destek görevi üstlenir. Silahlığın katları arasına, haz nesi altından çiçeklerle süslü, gümüş dipçikli tabancalar konur. Altın nakışlı diğer silahlar ve onların aksesuarları ince kayışlara bağlanmıştır. Erzurum'un en iyi imalathanelerinden çıkan ve yapan ustanın adının gururlu bir şekilde altın harflerle üzerine yazıldığı, ucu kıvrık ve keskin bir kılıç, Kürt süvarisinin kalçası üzerinde, gümüş işlemelerle süslü siyah marokenden kını içinde sallanır. Kılıcın kesici bölümü, baş kısmı yakut olan çivilerle tutturulmuş, gümüşten bir muhafaza içindeki yeşim bir sapa gömülmüştür. Kürt süvarisi başına, bir sarıktan çok bir taca benzeyen, oya şeklindeki çiçeklerle süslenmiş beyaz mendiller ve yemeniler altında tamamen kaybolan yumuşak bir fes giyer.
Yukarıda yer verilen bilgiler ışığında Çölemerik’i Kürt Süvari kıyafeti incelendiğinde; Süvarinin başında oyalı tülbent sarılı fes vardır.