7 Ekim’den bu yana aralıksız devam eden soykırıma farklı kesimlerden tepkiler artarak devam ediyor.Yaşanan katliamlara dikkat çekmek ve bu katliamın bir an önce sona ermesi için, batılı ülkelerde bulunan üniversitelerin başlatmış olduğu oturma eylemlerine Türkiye'deki üniversitelerden de destekler devam ediyor.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nde eğitim ören öğrenciler de Gazze’de yaşanan soykırıma tepki göstermek için sesiz oturma eylemine başladı.Ağızlarını bantlayarak oturma eylemi gerçekleştiren öğrenciler, tepkilerini ellerinde bulunan yazılı pankartlarla dile getirdi."Biz, vicdan sahibi herkesin yapması gereni yapıyoruz"Yaşanan soykırıma sesiz kalmamak ve insanı görevini yerine getirmek için eyleme katıldıklarını belirten AİÇÜ Doktor Öğretim Üyesi Fahri Güzel, "Aslında biz, vicdan sahibi herkesin yapması gereni yapıyoruz. Bizim inandığımız değerler kim olursa olsun, zalime karşı kim olursa olsun, dini, dili, meşrebi, rengi ne olursa olsun mazlumun yanında olmayı bize öğretir, bize öğütler, insan olmak da bunu gerektirir. İnsan olmamızın tabii neticesi olarak buradayız, burada ağzımızı bantlayarak ve elimizde orada yaşanan soykırımı dile getiren pankartları taşıyarak aslında şunu yapmaya çalışıyoruz, birincisi yapılan zulmü telin etmek, zulmü haykırmak ama aynı zamanda insanlığın sesiz duruşuna da tepki göstermek istiyoruz, ağzımızı bantlamak suretiyle. Bu zulme, bu soykırıma sesiz kalmak asla insani bir durum değil. Batıda, Amiraka da, üniversitelerde, kampüslerde bütün öğrenciler bu tepkilerini dile getirirken, bizim bir insan artı bir Müslüman olarak, Müslüman kardeşlerimizin, insan kardeşlerimizin bu yaşadığı soykırımı problem etmemek, hayatı normal rutününde devam ettirmek mümkün değildir. Bu rahatsızlığımızı dile getirmek için, vicdanı olan kardeşlerimizi de rahatsız etmek, vicdanını harekete geçirmek için buradayız." ifadelerini kullandı. "Filistin bizim canımız, atan kalbimiz, her şeyimiz"Üniversite olarak da duruma sesiz kalmamak için yoğun bir program gerçekleştirdiklerini söyleyen Doktor Öğretim Üyesi Abdulhalim Adıgüzel, "İki hafta önce yürüyüşle başlattığımız Filistin’e destek faaliyetlerimizi, akademisyen ve öğrenciler ile birlikte oturma eylemiyle devam ettiriyoruz. Dün çadır nöbetlerimizle başladık. Maalesef ilimizdeki hava şartlarından dolayı çadırları toplamak zorunda kaldık ama öğrencilerimiz kötü havaya rağmen bizimle kalmaya devam ettiler. İlk gün destekle alakalı imzalar toplandı, ikinci gün otuma eylemi ve söyleşilerle devam etti, yarın da öğrencilerimizin Filistin ile alakalı tiyatro gösterileri olacak. Nasip olursa cuma günü de namaz sonrası camiden eylem alanına doğru yürüyüş, bir hocamızın söyleşi ve duaları ile programımızı nihayete erdireceğiz. Amacımız oradaki kardeşlerimizin sesine ses olabilmek, vicdanlı insanların vicdanını harekete geçirebilmek ve kendi içimizde de bir bilinç oluşturabilmek. Filistin bir nevi bizim canımız, atan kalbimiz, her şeyimiz. Orda yıkılan üniversiteler var, ibadethaneler var, annesi ölen çocuklar, çocukları ölen anneler var, öylesine oturup sesiz kalmak bir üniversiteye yakışmaz, İbrahim Çeçen Üniversitesi olarak da bizler bu görevi kendimizce yerine getirmeye çalışıyoruz." şeklinde konuştu."Bizler zulmü durduramıyorsak da duyurmak için buradayız"Yaşanan zulmü duyurmak için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını beliren üniversite öğrencisi Yunus Yiğit, "Üniversitemizde başlatılan oturma eylemine bizler de katıldık. İki gündür başlatılan eylemde bizler de nöbetteyiz. Bizler zulmü durduramıyorsak da duyurmak için buradayız. Elimizden geldiği kadar bu zulme sesiz kalmayacağız, bir Müslüman olarak, bir vicdan sahibi insan olarak duyurmaya deva edeceğiz." ifadelerine yer verdi."Kutsalımız esirken bizler de özgür değiliz"Gazze’de yaşanan soykırımın tamamıyla insani bir mesele olduğuna dikkat çeken bir diğer öğrenci Hülya Ardunç Alpdoğan, "Bizim sesimiz neden bu kadar az çıkıyor, kutsalımız esirken bizler de özgür değiliz, neden bu kadar korkuyoruz, sadece oturmak için bile davet mi bekliyoruz, ses çıkartmak için neyi bekliyoruz, daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor? Bu gün Gazze’de ölen, parçalanan çocuklar bizim çocuklarınız değil diye mi sesimiz çıkmıyor? Annemiz değil, babamız değil diye mi sesimiz çıkmıyor, neyi bekliyoruz, o zulmün üzerimize yığılmasını mı bekliyoruz, o gün gelince yine böyle sesiz mi kalacağız? Bu gün Gazze’de gerçekleşen soykırım kesinlikle coğrafi değil, kesinlikle siyasi değil, imani değil, İslami değil, bu tamamıyla insani bir meseledir." diye konuştu."Biz ne kadar az olsak da sayımızın çok olduğunu biliyoruz"Yaptıkları eylemin ibadet olarak kabul olması temennilerinde bulunan öğrenci Harun Danacı ise şunları söyledi:"Bu kefenlerin hazırlanmasından pankartların hazırlanmasına kadar birçok arkadaşımızın emeği geçiyor. O arkadaşların hepsine çok teşekkür ediyorum. Gönül isterdi ki burada daha kalabalık olalım, alana sığmayalım ama biz ne kadar az olsak da sayımızın çok olduğunu biliyoruz. Rabbim yapmış olduğumuz bu işi katında kabul buyursun. Bu durum sadece İslami bir durum değil, Amerika'da ve yurtdışında birçoğu ülkede vatandaşlar sesini duyurabilmek adına eylemler yapılıyor, bu çok önemli. Bizler de zulmü duyurmak adına arkadaşlarımla birlikte buradayız, Rabbim bunu bizlerden salih amel olarak kabul görsün." (İLKHA)
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nde eğitim ören öğrenciler de Gazze’de yaşanan soykırıma tepki göstermek için sesiz oturma eylemine başladı.Ağızlarını bantlayarak oturma eylemi gerçekleştiren öğrenciler, tepkilerini ellerinde bulunan yazılı pankartlarla dile getirdi."Biz, vicdan sahibi herkesin yapması gereni yapıyoruz"Yaşanan soykırıma sesiz kalmamak ve insanı görevini yerine getirmek için eyleme katıldıklarını belirten AİÇÜ Doktor Öğretim Üyesi Fahri Güzel, "Aslında biz, vicdan sahibi herkesin yapması gereni yapıyoruz. Bizim inandığımız değerler kim olursa olsun, zalime karşı kim olursa olsun, dini, dili, meşrebi, rengi ne olursa olsun mazlumun yanında olmayı bize öğretir, bize öğütler, insan olmak da bunu gerektirir. İnsan olmamızın tabii neticesi olarak buradayız, burada ağzımızı bantlayarak ve elimizde orada yaşanan soykırımı dile getiren pankartları taşıyarak aslında şunu yapmaya çalışıyoruz, birincisi yapılan zulmü telin etmek, zulmü haykırmak ama aynı zamanda insanlığın sesiz duruşuna da tepki göstermek istiyoruz, ağzımızı bantlamak suretiyle. Bu zulme, bu soykırıma sesiz kalmak asla insani bir durum değil. Batıda, Amiraka da, üniversitelerde, kampüslerde bütün öğrenciler bu tepkilerini dile getirirken, bizim bir insan artı bir Müslüman olarak, Müslüman kardeşlerimizin, insan kardeşlerimizin bu yaşadığı soykırımı problem etmemek, hayatı normal rutününde devam ettirmek mümkün değildir. Bu rahatsızlığımızı dile getirmek için, vicdanı olan kardeşlerimizi de rahatsız etmek, vicdanını harekete geçirmek için buradayız." ifadelerini kullandı. "Filistin bizim canımız, atan kalbimiz, her şeyimiz"Üniversite olarak da duruma sesiz kalmamak için yoğun bir program gerçekleştirdiklerini söyleyen Doktor Öğretim Üyesi Abdulhalim Adıgüzel, "İki hafta önce yürüyüşle başlattığımız Filistin’e destek faaliyetlerimizi, akademisyen ve öğrenciler ile birlikte oturma eylemiyle devam ettiriyoruz. Dün çadır nöbetlerimizle başladık. Maalesef ilimizdeki hava şartlarından dolayı çadırları toplamak zorunda kaldık ama öğrencilerimiz kötü havaya rağmen bizimle kalmaya devam ettiler. İlk gün destekle alakalı imzalar toplandı, ikinci gün otuma eylemi ve söyleşilerle devam etti, yarın da öğrencilerimizin Filistin ile alakalı tiyatro gösterileri olacak. Nasip olursa cuma günü de namaz sonrası camiden eylem alanına doğru yürüyüş, bir hocamızın söyleşi ve duaları ile programımızı nihayete erdireceğiz. Amacımız oradaki kardeşlerimizin sesine ses olabilmek, vicdanlı insanların vicdanını harekete geçirebilmek ve kendi içimizde de bir bilinç oluşturabilmek. Filistin bir nevi bizim canımız, atan kalbimiz, her şeyimiz. Orda yıkılan üniversiteler var, ibadethaneler var, annesi ölen çocuklar, çocukları ölen anneler var, öylesine oturup sesiz kalmak bir üniversiteye yakışmaz, İbrahim Çeçen Üniversitesi olarak da bizler bu görevi kendimizce yerine getirmeye çalışıyoruz." şeklinde konuştu."Bizler zulmü durduramıyorsak da duyurmak için buradayız"Yaşanan zulmü duyurmak için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını beliren üniversite öğrencisi Yunus Yiğit, "Üniversitemizde başlatılan oturma eylemine bizler de katıldık. İki gündür başlatılan eylemde bizler de nöbetteyiz. Bizler zulmü durduramıyorsak da duyurmak için buradayız. Elimizden geldiği kadar bu zulme sesiz kalmayacağız, bir Müslüman olarak, bir vicdan sahibi insan olarak duyurmaya deva edeceğiz." ifadelerine yer verdi."Kutsalımız esirken bizler de özgür değiliz"Gazze’de yaşanan soykırımın tamamıyla insani bir mesele olduğuna dikkat çeken bir diğer öğrenci Hülya Ardunç Alpdoğan, "Bizim sesimiz neden bu kadar az çıkıyor, kutsalımız esirken bizler de özgür değiliz, neden bu kadar korkuyoruz, sadece oturmak için bile davet mi bekliyoruz, ses çıkartmak için neyi bekliyoruz, daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor? Bu gün Gazze’de ölen, parçalanan çocuklar bizim çocuklarınız değil diye mi sesimiz çıkmıyor? Annemiz değil, babamız değil diye mi sesimiz çıkmıyor, neyi bekliyoruz, o zulmün üzerimize yığılmasını mı bekliyoruz, o gün gelince yine böyle sesiz mi kalacağız? Bu gün Gazze’de gerçekleşen soykırım kesinlikle coğrafi değil, kesinlikle siyasi değil, imani değil, İslami değil, bu tamamıyla insani bir meseledir." diye konuştu."Biz ne kadar az olsak da sayımızın çok olduğunu biliyoruz"Yaptıkları eylemin ibadet olarak kabul olması temennilerinde bulunan öğrenci Harun Danacı ise şunları söyledi:"Bu kefenlerin hazırlanmasından pankartların hazırlanmasına kadar birçok arkadaşımızın emeği geçiyor. O arkadaşların hepsine çok teşekkür ediyorum. Gönül isterdi ki burada daha kalabalık olalım, alana sığmayalım ama biz ne kadar az olsak da sayımızın çok olduğunu biliyoruz. Rabbim yapmış olduğumuz bu işi katında kabul buyursun. Bu durum sadece İslami bir durum değil, Amerika'da ve yurtdışında birçoğu ülkede vatandaşlar sesini duyurabilmek adına eylemler yapılıyor, bu çok önemli. Bizler de zulmü duyurmak adına arkadaşlarımla birlikte buradayız, Rabbim bunu bizlerden salih amel olarak kabul görsün." (İLKHA)