Bundan tam 26 yıl önce Bosna'da şehit edilen Selami Yurdan'ı anlatan yakınları, Yurdan'ın ümmet bilincine sahip bir Müslüman olduğunu belirttiler.
Bosnalı Müslümanlarla Sırplar arasında yaşanan savaşa katılarak, 22 Ağustos 1992'de şehit edilen Selami Yurdan, aradan geçen 26 yıla rağmen yakınları ve sevenleri tarafından rahmetle yâd ediliyor.
Ağrı'nın Patnos ilçesinde 1966 yılında dünyaya gelen Yurdan, aslen Bitlis'in Yako köyünden olup, 6 kardeşten 3'üncüsüdür. İlkokulu Patnos'ta okuyan Yurdan, 1978 yılında ailesiyle beraber İstanbul'a taşınır. Önce Küçükçekmece'nin Kanarya semtinde, ardından da 1980 yılında Fatih ilçesine yerleşirler. Fatih'e yerleşmelerinin akabinde 12 Eylül darbesi gerçekleşir.
İslam ümmetinin birlik ve beraberliği için İslami çalışmalarda bulunan Yurdan, Bosnalı Müslümanlarla Sırplar arasında başlayan savaşa katılmak üzere Bosna'ya gider. Yurdan, 22 Ağustos 1992 tarihinde çok arzuladığı şehitlik makamına ulaşır.
Selami Yurdan'ı anlatan ağabeyi Recai Yurdan, 20'ye yakın şehit arkadaşı arasında kardeşi Selami'nin de olduğunu söyledi.
Kardeşinin tevdihi bir bilince sahip olduğunu belirten Yurdan, "Selami, iş hayatında da başarılı bir insandı. Kendisine ait evi ve arabası vardı. Nerede bir Müslümanın sorun ve sıkıntı varsa Selami oraya koşardı. Hastaları ziyaret eder, ihtiyacı olana ilaç alır ve onların ihtiyaçlarını giderirdi. Şehidin en önemli özelliği, söz ve eylem bütünlüğünü hayatında esas almasıydı. Bu vasıf bir mümin için çok önemlidir." dedi.
Bosnalı Müslümanlar ile Sırplar arasında başlayan savaşın ardından kardeşinin, kendine özel bir elbise diktirip, Bosna'ya gitmeye karar verdiğini anlatan Yurdan, Selami'nin, diktiği elbisenin kendisine kefen olması için ailesinden dua talep ettiğini ifade etti.
"Allah duasını kabul etti ve o elbise şehidin kefeni oldu"
Bosna'da komutanların, Selami ve arkadaşlarının karargâhta nöbet tutmasını istediklerini dile getiren Yurdan, sözlerine şöyle devam etti: "Selami, ısrarla cephede savaşmak istediğini söyler. Israrlara dayanamayan komutan kabul eder. Selami vasiyet yapar ve 'Şayet şehit olursam Osmanlı'dan kalan Hacı Ali Begoviç Camiinin bahçesine defnedin beni.' der. Sonra da Beyazıt’ta kendisi için gıyabi cenaze namazı kılınmasını ve özel eşyalarının ailesine teslim edilmesini ister. Cephede dünya kelamını konuşmayı bırakır ve sadece 'İnna lillah ve inna ileyhi raciun.' demeye başlar. Görgü tanıklarından dinledik. Yaylım ateşine maruz kalırlar. O anda Selami 'Allah-u Ekber.' der. 6 kez tekrarlar bunu ve son sözü bu olur. Allah duasını kabul etti ve o elbise şehidin kefeni oldu."
"Babam şehadetini duyduğunda şükür secdesine kapandı"
Kardeşinin şehadet haberini ilk kendisinin aldığını ve sonrasında birkaç arkadaşıyla birlikte bunu babasına bildirdiğini kaydeden Yurdan, "Babam şehadetini duyduğunda şükür secdesine kapandı. Annem de çok metanetli durdu. Şehadetinin ardından PKK'li akrabalarımız, 'Bizim davamız dururken siz nelerle uğraşıyorsunuz.' diyerek bizleri kınamışlardı. Babam ise onların bu tavrına karşı çok net ve sert bir şekilde tepki göstermiş, Müslümana yakışan bir tavırla, 'Biz Müslümanız. Ne Kürtlük ne milliyetçilik ne de Boşnaklar için savaşırız. Bizim davamız Allah'ın davası, biz ümmetin kurtuluşu ve vahdeti için savaşıyoruz.' diye cevap vermişti. Babam, Beyazıt Meydanı'nda kılınan gıyabi cenaze namazında tarihi bir konuşma yaptı ve şöyle demişti: Değil 5 oğlum, 500 başım olsa Allah için vermeye hazırım." ifadelerini kullandı.
"Şehid Selami çok iyi bir arkadaştı"
Selami ile 1987 yılında Fatih Sohbet Kıraathanesinde tanıştıklarını anlatan Hakan Ece ise "Şehid Selami çok iyi bir arkadaştı. Haftada bir kez beni iş yerimde görmese mutlaka evime gelirdi. Acaba bir şey mi oldu, hastamı diye merak ederdi. Ayağımdaki aksamadan dolayı şehit çok üzülürdü. Kendisi ayakkabı işiyle uğraşıyordu ve bir gece bana özel bir ayakkabı yaparak sürpriz yapmıştı. Bu hareketi beni çok etkilemişti. Bu durum aslında Selami'nin insanlara verdiği değeri ortaya koyuyordu." şeklinde konuştu.
"Ümmet bilincine sahip iyi bir dost idi"
Yurdan'ın, Bosna’ya gideceği zaman kendisiyle görüşüp helalleştiğini sözlerine ekleyen Ece, "Bu sefer Selami’ye ben sürpriz yapacaktım. Sarayburnu'nda görüşüp helalleştik. Eczaneden biriken ve satmadığımız bazı gerekli ilaçlar vardı. Bu ilaçları çantaya doldurup kendisine götürdüm. Kendisine, 'Selami, içimde öyle bir his var ki sanki bu sefer geri dönmeyeceksin.' dedim. O da bana sarıldı ve 'İnşallah gelmem.' demişti. Birkaç ay sonra, eczanede otururken şehadet haberini aldım. Çok üzülmüş ve ağlamıştım. Selami, ümmet bilincine sahip iyi bir dost idi. Allah ona rahmet etsin, mekânını cennet olsun. Bizi de onun şefaatine nail eylesin." dedi.