Yaşlıların dilinden geçmiş darbeler ve günümüzdeki darbe kalkışması
Geçmişte yapılan darbelerin halkın menfaatine olmadığını, halkın çok sıkıntılar yaşadığını belirten yaşlılar 15 Temmuz'da olan darbe kalkışması gibi darbe kalkışmasını da yaşamadıklarını belirttiler.
Beli bükülmüş, geçmişten acı tecrübe alan yaşlılar, halkın menfaatine yapıldığı iddia edilen darbelerin halka felaket getirdiğini, insanların çok büyük zorluklar yaşadıklarını belirttiler.
Darbeler sırasında hepsi farklı duygular ve sıkıntılar yaşamışlar. Yoğun baskı ve sorunlar ayrı tecrübeler yaşattırmış onlara. Ağrı merkezde ikamet eden yaşlılar, Türkiye'de yaşanan bazı darbeleri yaşadıklarını birçok zorluğu anlatarak, 15 Temmuz akşamında yaşanan darbenin vahameti açısında bir benzerine şahit olmadıklarını belirtiler. Yaşamı oldukları acı tecrübe ve Cumhurbaşkanının önderliğinde bu defa darbeye ölümüne karşı çıktıklarının altını çizdiler.
1960 darbesi gerçekleştiğinde yaşça küçük olduğunu belirtiyor Rahmi Yılmaz. O sıra takke takılmadığını, askerlerin zulüm yaptığını ve kendisinin Üstad Bediüzzaman'ın kitaplarını tezeklerin altına gizlediğini belirtiyor.
KÖYÜMÜZÜN ORTASINDA AKAN ÇAYDAN KARŞIYA GEÇMEK İSTEYEN JANDARMALAR KÖYLÜNÜN SIRTINA BİNERLERDİ
Film şeridi gibi gözünün önünden geçen o günleri şöyle anlatıyor: "1960 darbesi gerçekleştiğinde ben 5-6 yaşlarındaydım. Dedem köyümüzde fahri imamlık yapıyordu. Ağrı merkeze geldiğimiz zaman takkesini gizler kasket takmak zorunda kalırdı. Darbeciler kafasında takke gördükleri insanları içeri atıp, takkesini gözünün önünde yaktıktan sonra çeşitli işkenceler yaparlardı. Jandarmayı gören insanlar Vali görmüş gibi çekinirlerdi. O dönem Jandarma çok zulüm yaptı. Camiler ahıra çevrilmiş, Üstad Bediüzzamanın kitapları yasaklanmıştı. Korkudan Üstad'ın kitaplarını alıp tezeklerin altına yerleştirirdik. Kimde görülürse bu kitaplar sorgusuz sualsiz falakaya yatırılır ve ceza verilirdi kendisine. Mesela şuna çok şahit oldum, köyümüzün ortasında akan çaydan karşıya geçmek isteyen jandarmalar köylünün sırtına binerlerdi.
KÜRTÇE'NİN YASAK OLDUĞUNU ANONS EDİYORLARDI
12 Eylül darbesinde bir arkadaşının sorgusuz sualsiz işkence edilerek öldürüldüğüne çok üzüldüğün söyleyen Yılmaz şunları kaydetti: "1960 darbesinden sonra 12 Eylül darbesini yaşadım. Gece askerler sokakları tutmuş, darbe yapılmıştı. Sabah uyandığımızda iş işten geçmişti. Bu süreçte sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, suçlu suçsuz herkesi alıp işkence yapıyor, insanları asıyor, vuruyor ve işkence yaparak öldürüyorlardı. Metin Aksoy diye bir arkadaşım vardı. Temiz melek gibi bir insandı hiçbir suçu olmadığı halde işkence ederek öldürdüler. 16 yaşındaki çocukları asmak için yaşlarını resmiyette büyütüp asıyorlardı. Ağrı'da şu anonsların yapıldığını hatırlıyorum; caddede, sokakta, toplumun her kesiminde, ailede Kürtçe konuşmanın yasak olduğunu ilan ettiler. Konuşanlara da 500 lira ceza veriliyordu. Suçsuz yere görevden almalar oluyordu. Birçok memur arkadaşım o şekilde işsiz kaldı. Parmağında gümüş yüzük olan, namaz kılan arkadaşlarımızı görevden alıyorlardı."
TÜRKİYE'NİN İLERLEYİŞİNİ DARBELERLE ENGELLEMEYE ÇALIŞANLARA DUR DİYECEĞİZ
Rahmi Yılmaz 15 Temmuz kalkışması hakkında şunları söyledi: "15 Temmuz akşamı gerçekleşen darbe kalkışması olduğunda toplanıp Valilik önüne gittik ve orada halkın çoğunluğunu görünce şükrettik. Çünkü ne Türkiye eski Türkiye'dir ve nede halk. Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider vardır. O bütün İslam ülkelerinin lideridir. Recep Tayyip Erdoğan 3 ay boyunca dışarıda kalmamı istese eve uğramam. Türkiye'nin ilerleyişini darbelerle engellemeye çalışanlara dur diyeceğiz."
1960 DARBESİ ÜLKEDEKİ TAŞERONLARIYLA GERÇEKLEŞTİRDİLER
Darbe olduğunda tüm halkta derin bir sessizliğin olduğunu kaydeden İsmet Yılmaz ise yaşadıklarını şu sözlerle ifade ediyor:
"1960 darbesi gece olmuştu haberimiz yoktu. İlkokul 4. sınıfa gidiyordum, hazırlık yaptım okula gideceğim, sokaklarda askerleri gördüm. Okula gittiğimiz için bize bir şey demedi askerler ama büyüklerimizin dışarı çıkmasına müsaade etmiyordular. Tüm halkta bir sessizlik, ürkeklik vardı. Adnan Menderes döneminde huzur ve rafa olduğu için dış güçler bu durumu kabullenmeyip bu darbeyi ülkedeki taşeronlarıyla gerçekleştirdiler. 1980 darbesi dönemi öncesi de güzel bir süreç vardı, halk yönetimden razı idi. İslam yönden de güzel bir koku vardı. Yine bu durumu hazmedemeyenler darbe yaptı. Askerler sokağa döküldü. İşe zor gidip gelebiliyorduk. Sağ sol davası vardı. Radyolarda dinliyorduk günde 20 ve üzerinde insanın öldürüldüğü bilgisini geçiyorlardı. Katliamın olmadığı gün yoktu."
15 Temmuz'daki kalkışmanın başarısızlığında Cumhurbaşkanının etkisinin büyük olduğunu belirten Yılmaz, "Günümüzde yapılmaya çalışılan darbeye de halk müsaade etmedi bu defa halk gözünü kırpmadan canını vermek için sokaklara döküldü, ülke zarar görmesin diye." şeklinde konuştu.
BİR TOSUNA ANCAK BİR TORBA UN ALIYORDUK DÜŞÜNÜN
Her darbeden sonra kıtlık yaşadıklarını söyleyen Cemal Tandır ise temel ihtiyaçlarını alabilmek için günlerce kuyrukta beklemek zorunda kaldıklarını ifade etti.
Cemal Tandır: "1960 darbesi olduğunda 15 yaşlarında vardım. Hatırlıyorum, Kuran dersi almaya gittim camiye, rahmetli Adnan Menderes'in dönemi idi. Camide ezan Türkçe okutuluyordu. Tabi Adnan Menderes'in yaptığı icraatlar bazılarının hoşuna gitmedi ve astılar. Halk sıkıntı yaşamaya başladı, kıtlık yaşandı. Biz bir torba un almak için tosun satmak zorunda kalıyorduk. Bir tosuna ancak bir torba un alıyorduk düşünün. O zamanda 2 gün bir gece sıra bekledik tabi ancak bize sıra geldi, böyle zamanlardan geçtik. 1980 yılına geldiğimizde yine darbe olmuş halka sıkıntı çıkarılıyordu. Öyle bir sıkı durum vardı ki, akşam olmadan kimsenin sokaklarda kalmasını istemiyorlardı. Kimse çarşıda gezemiyordu, evden çıkamıyorduk. Bu yapılanlar hep halkın huzuruna karşı idi."
3 KİŞİ SOKAKTA BİR ARADA YÜRÜDÜKLERİNDE ASKERİYE HEMEN MÜDAHALE EDERDİ
85 yaşındaki Felit Babayiğit ise yaşadıklarını hakkında şunları ifade etti:
"1960 darbesi sabahında dışarı çıktım baktım ki asker sokaklara dolmuş ve dışarı çıkmamıza müsaade etmediler. "İçeriye girin diye bağırdılar" mecbur içeri girdik. Aç kaldık tabi öğleye kadar, öğleden sonra askeriye ekmek getirdi bizlere. Kıtlık yaşamaya başladık, şeker, gaz yağı, benzin, un, yağ gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılamaz olduk. 1980 yılında olan darbede 1960'ı aratmıyor, sıkıntı yaşıyorduk. Yine sokağa çıkmak yok, bir arada dolaşmak yasaktı. 3 kişi sokakta bir arada yürüdüklerinde hemen helikopter kalkar ve askeriyede müdahale ederdi. Çok sıkıntılar yaşadık çok.15 Temmuz akşamı da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı öldürmek ve kendi adamlarını istedikleri yere getirmek için darbe yapmak istediler. Allah müsaade etmedi ve halk direndi. Ben rahatsızdım çıkamadım ama çocuklarım, torunlarım hepsi sokağa döküldü, halk darbeye müsaade etmedi."