Biz bölge halkı olarak öncelikle peşinen belirtelim ki geçen çözüm sürecinden ağzımız çok yanmış. Bu yüzden çözümden bahsedildiği zaman irkilir ve çekiniriz ve çok da endişeleniriz.
Önceki çözüm sürecini kısaca hatırlayacak olursak.
Bizim bölgemizde PKK ve o zamanki siyasi kolu BDP tabanına şöyle diyordu;
"Devlet baktı bizimle baş edemiyor, artık mecburen bölgeyi bize teslim etti. Sözde ismi Kürt açılımıdır. Ama gayri resmi bize denilen bu bölgeyi artık biz yöneteceğiz. PKK'nın ydghş kolu iç güvenliği sağlayacak."
Bu ve benzeri cümlelerle anlatıyorlardı. Ve zaten pratikte de bunu gösteriyorlardı. Her köye her mahalleye militan kıyafetli elemanlar gönderiliyor. Silahlı militanlar çarşı ve köylerde boy gösteriyor hatta polis ve jandarma karakollarının önünden geçiyorlardı.
Bazı şehir ve köylerde kimlik kontrolü dahi yapıyorlardı. Bazen kepenk kapattırıyorlardı.
Bölgemizin bir çok yerinde devrim mahkemelerini kurmuş, halkı abuk subuk bahanelerle o mahkemelere çağırıp yargılıyorlar ve hakimiyet terraneleri çalıp esnaftan da bolca haraç topluyorlardı.
BDP ise paralel olarak köyleri ve evleri dolaşarak yaklaşan seçimler için harıl harıl oy artırma çalışması yapıyordu. Oyumuz ne kadar çok olursa barış o kadar erken gelir. Oylarımızı arttırarak bu ateşi söndürelim gibi argümanlarla oylarını arttırma peşindeydi. Ve artırdı da.
Çözüm sürecinden önce BDP oyları yüzde 5 ve 6 bandında idi. Yüzde 10'luk barajı aşamalarına kendileri bile inanmıyordu. PKK ise bölgede eylem yapamaz ve dağa eleman temin edemez hale gelmişti.
İşte çözüm süreci altın bir fırsattır oldu. HDP kuruldu. Baraj aşıldı. 80 milletvekili ile meclise girdiler. Ondan sonra olanlar oldu. Yukarda saydığım bütün durumlar yaşandı. Yakıp yıkmalar. Çukur olayları, özerklik ilanları ardı ardına geldi. Şehirler harabeye döndü. 6-8 Ekim olayları binlerce insanın ölmesi.
Hasılı kelam geçenki çözüm süreci zayıflayan ve ölmek üzere olan PKK'ya bir can simidi oldu. Ve onları ve zihniyetini çoğalttı.
Şimdi de son bir kaç yıldır yine PKK eylem yapamıyor. Dağa eleman götüremiyor. DEM'de ciddi manada oy kaybetmiş durumda.
Devlet Bahçeli durup dururken Öcalan'ı meclise konuşmaya çağırması ile başlayan akıl ve yeni süreç bizi endişelendirmiyor da değil hani.
Bu süreç o sürece çok benziyor.
Yine bir heyet
Yine İmralı'ya gitmeler.
Siyasi ve dağ trafiği ve mekik dokumalar.
Acaba bölgede ciddi manada kan kaybetmiş ve oldukça zayıflamış DEM ve avanesine yine bir soluk mu? Onu zaman gösterecek.
Ama demedi demeyin. Bunu da bir yere yazın.
Çünkü DEM tabanı önceki çözüm sürecinde konuştuğu aynı cümleleri hâli hazırda tekrar ediyor.
Hayrola diyelim.
Bu yeni süreç devlet aklı da olsa Devlet Bahçeli aklı da olsa bu müslüman halka çok çekici gelmiyor. Ve akıllı bir akla benzemiyor.