Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla 1- Biz Kur’an’ı Kadir Gecesi'nde indirdik.
2- Kadir Gecesi'nin ne olduğunu sen nereden bileceksin?
3- Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır.
4- Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için iner.
5- O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.
Ey nefsim ve kardeşim, bak:
BİRİNCİSİ: Bakara Suresi'nin 185. ayetinde, “Ramazan ayı öyle bir aydır ki onda insanlara yol gösteren, hak ile batılı ayırt eden Kur’an indirildi.” Kur’an-ı Kerim'in Ramazan ayında indirildiğini görüyoruz.
İKİNCİSİ: Kur’an’ın Ramazan’ın Kadir Gecesi’nde indiğini görüyoruz. “Biz Kur’an’ı Kadir Gecesi'nde indirdik.”
ÜÇÜNCÜSÜ: Mübarek bir gecede indiğini Duhan Suresi 3. ayetinde görüyoruz: “Biz onu mübarek bir gecede indirdik.”
O zaman netice şu oluyor:
Ramazan ayıda, Kadir Geceside, kıymetlenmelerinin ve bereketlenmelerinin sebebi, onlara nazil olan Kur’an oluyor.
Şimdi, ey nefsim ve kardeşlerim, mesele şu ki: Bu mübarek Kur’an-ı Kerim nereye ve ne zaman nazil olursa olsun, O zaman ve mekân kıymetlenir ve mübarek olur. Nasıl mı? Şöyle:
BİRİNCİSİ: Meleklerin arasında Hz. Cebrail kıymetleniyor. Çünkü Kur’an’ı getiren Cibril-i Emin oldu.
İKİNCİSİ: Kendisine Kur’an’ın nazil olduğu kişi yetim ve ümmî (okuma bilmeyen) olduğu halde eşref-i mahlûkat, Hz. Muhammed (s.a.s.) oldu.
ÜÇÜNCÜSÜ: Nazil olduğu mağara, Hira Mağarası, “Nur Mağarası” oldu. O mağaraya ulaşamayanlar, oturup hasretine binaen ağlıyor.
DÖRDÜNCÜSÜ: Nazil olduğu gece bin aydan daha hayırlı oldu (83 yıl 4 aydan daha hayırlı oldu).
BEŞİNCİSİ: Nazil olduğu iki şehir; Mekke, "şehirlerin annesi" oldu, Yesrib şehri ise medeniyet şerefine nail olup "Medine" oldu.
ALTINCISI: Nazil olduğu asır; putperest cehaletin merkezi, bir o kadar da karanlık bir asırken, Asr-ı Saadet'e dönüştü.
YEDİNCİSİ: Nazil olduğu insanlık, o gün tam bir orman kanunu ile kabilelerin, aşiretlerin ve ırkların devlet olduğu bir dünyada yaşarken, Kur’an insanlığı "Ümmet" yaptı ve en hayırlı ümmet haline getirdi.
SEKİZİNCİSİ: Kur’an’ın getirdiği adalet ve hürriyet, öyle bir düzen sağladı ki bir köle olan Zeyd’in 18 yaşındaki oğlunu Bizans ordusuna karşı komutan olarak seçti. Habeşistanlı (Etiyopyalı) bir köle çocuğu ve kendisi de siyahi bir köle olduğu halde, Kur’an’ın getirdiği din onu seçip mukaddes Kâbe’nin üstüne çıkartıp “Allahu Ekber” dedirtti. Medeniyet şehri olan Medine’de ise ilk ezanı okuttu.
DOKUZUNCUSU: Nazil olduğu sırada iki sembol insan vardı: biri Ebu Bekir, diğeri ise Ebu Leheb. Muttaki olan Ebu Bekirlere hidayet kaynağı oldu. Kâfirlerin küfürlerini artırıp onları "ateşin babası" Ebu Lehebler yaptı.
Evet, ey nefsim ve kardeşim, bu konuda Kur’an acaba bize ne söylüyor? Günlerimizden hangi günü, aylardan hangi ayı, şehirlerden hangi şehri, evlerden hangi evi okullardan hangi okulu kıymetlendirdi? Yaşadığımız bu asrı ne asrı yaptı?
Bize, yani bana ve sana ne verdi ne aldı? Biz, Hz. Ebu Bekirlerden mi olduk, yoksa dünyaya tapan Ebu Leheblerin safında mı? Ya da müezebzebinlerden (hem oradan hem buradan) mi? Yer alıyoruz mu?
Şimdi, muttakiler için, Kur’an onlara ahiret yolunu gösterdi; ahirete dair projeler ürettiler. Dünya perestler ise dünyaya dalıp Kur’an’dan uzaklaştıkça Ebu Leheb’e yoldaş oldular.
Not: "Leyletü’l-Kadr" kelimesi dokuz harftir. Biz de Kur’an’ın dokuz inceliğiyle bu sayının tevafuk ettiğini düşünerek, öncelikle nefsimize ve sonra siz değerli kardeşlerimize bunları yazdık ki Kur’an’ın bize ne dediğine odaklanalım İnşallah.